Organik Sirke Yapımı

08-09-2020 11:59
Organik Sirke Yapımı

Herkes İçin Sirke Yapım Rehberi

Çok Kolay, Çok Keyifli

Kendimi bildim bileli toplayıp dönüştürmeyi severim... ama itiraf etmeliyim, ilk sirkemi 60'ıma merdiven dayadığım geçen sonbahar yaptım! Annem, her yaz Yayla evimizin mutfak penceresinin dışına koyduğu cam kavanozda soframızdan çıkan meyve artıklarını biriktirip sirke yapar, dönüş vakti geldiğinde süzdürüp, kış boyunca kullanırdı. Ben hiç denememiştim. Olsun, varsın... sirkeye başlamanın yaşı olmazmış


Geçen eylül sonunda arkadaşlarla geziye gittiğimiz Mut yolunda harap, bakımsız, doğaya terk edilmiş bir elma bahçesine rast geldik... renklerin çekiciliğine kapılıp bahçeye girdik. Meyvelere dadanan kurtlardan anladık ki, çoookk lezzetli, sulu, zehir değmemiş tertemiz elmalardı bunlar... tadınca da onayladık lezzeti. Hepsi yerlere dökülüyordu. Sahibinden izin isteyip, arkadaşların yardımı ile epeyce topladım. Biraz ağaç dibinden, biraz dalından... en olgun, en sulu, en tatlılarını seçerek. Sirke olacak meyvenin mümkün olduğunca olgun ve tatlı olması önemliymiş. İlaçsız, zehirsiz, temiz olması da bir o kadar önemli elbet.

Ben elma toplarken, arkadaşlardan biri de, sırtında dağdan topladığı bir çuval yabani alıçla yanımızdan geçen birinden alıçlarını alıp, hepimize bölüştürdü. Can ile benim payımıza düşen alıçlar, elmalarla birlikte sirke olma yoluna girdiler. Ama önce kurtlarla vedalaşmak gerekiyordu. Eh, bunca zaman bu güzel meyvelerin tadını onlar çıkarmış. Artık sıra bizde!


Yiyeceğimi doğadan toplayıp dönüştürmeyi sevdiğim kadar, paylaşmayı da seviyorum. Ölüm-kalım savaşı yok... çalmak yok... sadece doğadan ihtiyacın kadarını paylaşmak var. Misâl, elma kurduyla :)))

Akşam eve gelince, çok ovalamadan güzelce yıkayıp, kendi kendine kurumaya bıraktım meyveleri. Kabuğun üzerindeki doğal flora, fermentasyon için çok değerliymiş çünkü. Ertesi gün, elmaların çürük kısımlarını kesip ayırarak temiz kısımlarını sapı, çekirdeği, kabuğu ile birlikte küçük parçalar halinde doğradım. 5 litrelik cam kavanozların yarısına yakın doldurdum (1/3 ten az olmaması öneriliyor). Alıçların da çürük ve kurtlu olanlarını ayıkladım. Temizleri, geniş bir tepsinin içine düzgünce doldurdum. Üzerlerine temiz bir tülbent serip büyük tahta kepçemin tersi ile vurarak biraz ezilip kırılmalarını sağladım. Bunları da kâh elmalarla birlikte, kâh tek başına kavanozlara doldurdum. Yine aynı oranda.

Meyvelerin üzerine önce 1 çay bardağı (150 ml.) doğal, fermente sirke koydum. Üzerine de kavanozun boğazından 2 parmak aşağıda kalacak kadar içme suyu doldurdum. Ne sirkesi kullandığınız önemli değil. Yeter ki, doğal, fermente ve güçlü bir sirke olsun. Su ise mutlaka içme suyu olmalı. Kavanozların üzerine cama yazabilen kalemle tarih atıp, ağızlarına da pamuklu ekmek torbalarından geçirdim.

Bu aşamada "karanlık ve serin" bir yere ihtiyaç var. Fakat Mersin malûm, eylül, hattâ ekimde hâlâ sıcak olur. Evin mümkün olan en serin bölgesinde bir dolabı sirke kavanozlarına ayırdım.  Yanyana dizdim. 

Bundan sonra, sirkenin olgunlaşması 3 hafta ile 2 ay arasında sürebiliyormuş. Benimkiler 1-1,5 ayda tamamlandı.

 
 

Önce hergün düzenli olarak 1 - 2 kez uzun saplı tahta kaşıkla meyveleri karıştırdım ve meyvelerin yavaş yavaş kavanozun dibine çökmesini keyifle izledim... tüm meyveler çökünce karıştırmayı bıraktım. Fakat, her gün dolap kapağını açıp neler olup bittiğine göz atmaktan alıkoyamıyordum kendimi. Hiç bir gelişmeyi kaçırmak istemiyordum.

Evi hafiften sirkemsi hoş bir meyve kokusu sarmaya başlarken, dolabın içinde uçmaya başlayan ilk sirke sineği ile tanıştım... ne heyecandı ama!.. sonra hızla çoğalıverdiler. Merak etmeyin, dolabın dışına çıkmıyorlar. Onların derdi-gücü, kavanozun içindeki dünya... sanırım kavanozun dışı, uzay boşluğu gibi onlar için. Yaşamak için, içinde doğdukları kavanozun atmosferinden uzaklaşmamaları gerekiyor. Derken, sirkenin üzerinde ince tül görünümünde "sirke anası" peyda oldu; giderek olgunlaştı... incecik maya tabakası kat kat kalınlaştıkça, minik sinekler de bir bir ölmeye başladılar... arkalarında bana kavanozlar dolusu muhteşem sirkeler ve kalın, güçlü sirke anaları bıraktılar.

Kavanozdaki sıvının yüzeyinde oluşan sirke anası da aşağı doğru çökünce, artık süzme vaktinin geldiğini anladım. Önce iyice yıkadığım elimi, kolumu kavanoza daldırıp sirke anasını özenle çıkardım. Dışarıdan bakınca 'dokunsan dağılıverecekmiş' hissi veren sirke anasını elime alınca çok şaşırdım: meğer tüm analar gibi çok sağlam ve dayanıklıymış.

Sirke analarını temiz bir kaba koyup ayırdım. Meyveleri tülbentten geçirip süzdüm; tortularının çökmesini bekleyip bir daha süzdüm ve şişeledim. Her birinin üzerine tarih ve içerik etiketi koyup, dostlarla paylaştım.

Sirke analarını 1 litrelik kavanozlara yerleştirip üzerlerine kendi sirkelerinden döktüm; ve seneye kullanmak üzere dolaba kaldırdım. Süzdüğüm meyveleri ise bokaşi kompost kovasına atması için Bediz'e verdim.

Bir sirke yapımıyla, doğanın döngüsel varoluşunu, ihtiyacım olan gıdayı adil ve temiz yöntemle, diğer canlılar ve insanlarla yardımlaşarak, paylaşarak üretip, tüketebileceğimi deneyimlemiş oldum. Üstelik sıfır atıkla.

Doğa Anaya ve bana bu heyecanlı yolculukta eşlik, rehberlik eden tüm canlı dostlara (meyve toplamama yardım edenlerden, topraktaki kurda, havadaki kuşa, sineğe ve dahî mikro boyuttakilere) çok teşekkür ediyorum.

Aranızda, yazıyı keyifle okuyup "bu iş bana göre değilmiş" ya da "organik meyveyi nereden bulurum şimdi" diye hayıflananlar varsa... hiç dert değil. Herkes herşeyi yapmak zorunda değil. Çok güzel hazır organik sirkeler var, alabileceğiniz. Meselâ TapTaze'ye gelin. Mevsiminde toplanan meyvelerle yapılmış, üstelik organik sertifikalı fermente sirkeler var... çeşit çeşit. Bizim bir amacımız da, temiz gıda üreticileri ile bilinçli, seçici tüketiciyi bir araya getirmek değil mi?!..

 


IdeaSoft® | Akıllı E-Ticaret paketleri ile hazırlanmıştır.